Ruh Sağlığı:
Bireyin kendisiyle ve çevresiyle denge ve uyum içinde olması gerekir. Duygusal tepkileri dengeli, sosyal durumu yeterli olan ve çevresine karşı olumlu bir şekilde davranan kişinin, ruh sağlığı bakımından iyi olduğu söylenilebilinirr.
Ruh sağlığı ile ilgilenen disiplinlerden biri Ruh Sağlığı Bilgisi diğeri de Psikiyatridir. Ruh Sağlığı Bilgisi, hastalığın doğmadan,ortaya çıkmadan önleme yollarını gösteren bilgi dalıdır. Psikiyatri ise ruh hastalıkları ile bireyde görülen uyumsuzlukları önlemek ve tedavi etmekle uğraşan bilimdir.
Saglıklı Olmanın Ölçüleri
Sağlıklı kişi uyumludur. Düşünme gücü yerindedir. Üstesinden gelebileceği işlerin farkındadır. İnsanlara karşı davranışları olumludur. Dengesiz hareketlerde bulunmaz. Ölçülü davranır. Duygusal yaşamı dengelidir. Toplumdaki yerini,sorumluluklarını ve yaşamın değerini bilir. Mutluluğunu birileriyle paylaşmasını bilir. Bunun gibi bir sürü şey sayabiliriz.
Sağlık,kişinin her zaman kendini iyi hissetmesidir. Sağlıklı bir kimse her türlü sorunlarını rahatlıkla ve gerçekçi bir gözle halletmeye çalışır.
Normal bir insanında sorunları olabilir. Çünkü onunda çeşitli sorunları,ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçların giderilmemesi,arzuların doyurulmaması gerilimlere ve üzüntülere neden olur. Sevdiğiniz insan sizi beğenmeye bilir ve sizin sevginize karşılık vermeye bilir. Bundan dolayı insanın üzülmesine neden olur. Böyle bir durumda amacımıza ulaşamayız. Çünkü tüm isteğimize rağmen olmamış ve engeller çıkmıştır. İşte,bir amacın gerçekleşmesi için bireyin yöneldiği doğrultuda bir engelin bulunması nedeniyle gerilimin giderilmeyip boşalıp ve doyumun olmaması durumuna”engelleme” denir.
Eğer bu durum devam ederse kişide düş kırıklığına yol açar. Düş kırıklığına uğrayan kişide isteğinden vazgeçer.
Engelleme doğuran etkenler iki grupta toplanabilir.
a).Dıştan gelen etkenler,doğal ya da sosyal çevrede bulunan engelliyici etkenlerdir. Yoğun kar yağışı,savaş gibi.
b).İçten gelen etkenler ise,bireyin kendi içinde bulunan fiziksel ya da ruhsal etkenlerdir.
Ruhsal etkenler oldukça önemli gerginlik oluşturabilir. Bunlardan en önemlisi “çatışma” dır. Çatışma bir organizmanın iki farklı istek,duygu,düşünce ve olasılık karşısında kaldığında bunlardan birini seçememesi durumudur.
Bazen kişi iki şeyden birini seçmek ya da istemediği bir şeyi yapmak zorunda kalır. Sonunda kişi kararsızlığa düşer. Kararsızlığa neden olan çatışmalar üç şekilde görülür.
Çatışamalar:
1.Yaklaşma-yaklaşma çatışması: Bu durumda her iki amaçta olumludur:ancak ikisini aynı anda gerçekleştirmek olanaksızdır. Bu tür çatışmalara günlük hayatta çok rastlanır. Örneğin;bir lisede okuyan bir kişi başka bir lisede okuması imkansızdır. Her ikisini birden yapamaz. Kişi bu tür çatışmalar içindedir. Eğer kişi kararsızlığa düştükçe gerilime yol açar.
2.Yaklaşma-kaçınma: Burada biri yaklaşmak,diğeri uzaklaşmak istediğimiz iki durumun yarattığı çatışma söz konusudur. Örneğin,hem üşümüş, hem de denize girmek isteyen kişinin durumu gibi. Denze girmenin vereceği zevk ve hastalığının daha da artması olasılığı arasında seçme yapma durumundadır.
3.Kaçınma-kaçınma çatışması: Burada kişinin bir çok nesne arasında seçim yapmakla karşı karşıyadır. Ameliyat olması gereken bir kişinin ancak ameliyattan korkmazsı gibi bir şey. Yani ikisi arasında seçim yapması gerekiyor.”Ölümlerden ölüm beğen” ve “yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal” gibi bir çok deyim bu gibi durumları en iyi şekilde açıklar.
İnsanlar için engelleme ve çatışmalardan kurtulmak olanaksızdır. Kişileri bu durumlar karşısında gösterdiği davranışlar kişiden kişiye değişir. İnsanlar bu durumlar karşısında yıkılır ya da katlanma gücü fazladır. Bazı insanlarda düş kırıklığı hoşgörüsü vardır. Bu durum karşısında ezilmez ve çökmezse o kimsede düş kırıklığı hoşgörüsü vardır.
Engellerin giderilmemesi ve çatışmaları ortadan kaldırılmaması insanı huzursuz,mutsuz kılar. Bunun için çeşitli mekanizmalardan yararlanır. Dengeleme bunlardan birisidir.
Dengeleme (Homeostatis)
Bir canlının hayatını düzenli bir şekilde sürdürebilmesi için,sorunlarını çözme ve başarma gücüne bağlıdır. Kişinin bu durum karşısında düzenli çalışması gerekiyor. Sorunlarının çözülmüş ve kendine güveni olması gerekir. Eğer organizma canlılığını bu şekilde sürdüremezse yaşayamaz ölür. Organizmanın içinde bulunduğu ahenkli durumunu kendi etkenliği ile korkmasına bir başka değişle,kararlı bir iç çevre sağlayabilme gücüne dengeleme denir.
Bildiğiniz gibi organizmanın dış çevreden gelen etkilere karşı tepkilerde bulunur;varlığını sürdürmek için yer ve içer. Eğer dış etki organizmalardan birini zedelemiş ise organizma,derhal dokuları onarım sistemi harekete geçer. Görülüyor ki,bedenimizde düzenleyici dengeleyici bir takım mekanizmalar vardır.
Bunların yanında bazı etkinlikler de fizyolojik,sosyal ve ruhsal dengelemeyi sağlarlar. Örneğin yorulmuş bir kişi oturmak için yer bulur. Eğer birey dengelemeyi sağlayamazsa yaşama uyum sağlayamaz.
Savunma Mekanizmaları
Yaşayan her canlı,kendini en uygun bir denge içinde tutmaya çalışır. Eğer bu dengeyi bozacak etken organizma tarafından tehlike olarak görülür.
Dış çevreden gelen etkenlere karşı ya kaçma ya da saldırma eğilimini gösterir. Ruh sağlığı alanında savunma denince bu tür savunmalar,yani dış tehlikelere karşı olan savunmalar anlaşılmaz. Anlaşılması gereken engelleme ve çatışmaya karşı kullanılan savunma mekanizmasıdır. Sonuçta benlik,iç çatışmalara,bunlardan kaynaklanan kaygılara,yasak dürtülere ve dıştan gelen baskılara karşı kendini bir takım yöntemlerle savunuyor.
Yüceltme:
Bu ise fizyolojik ve sosyal güdülerin neden olduğu ihtiyaç ve arzuların,estetik ve sosyal alana kanalize edilerek doyurulmasını sağlayan bir mekanizmadır. Örneğin çocuğu olmayan bir bayan,bir kreşte veya ana okulunda görev almakla,duygularını doyurma olanağı bulur. İnsanlar böyle durumlarda kendini tatmin edecek şeyler yaparlar. Bu durum diğer durumlar içinde geçerlidir. Resim yapmak ya da şiir yazmakla da sağlanabilir.
Ödünleme:
İnsanın üstün olmak ve hükmetmek arzusu çeşitli engellerle karşılaşır. Eğer bu engelleri aşamazsa,ümitsizliğe düşer. Aşağılık duygusuna kapılabilir. O zaman kişi bu durumdan kurtulmak için bütün gücünü üstünlük sağlayabileceği bir alana yöneltir. Beden yapısı elvermediği için sporda kendisini göstermeyen bir öğrencinin sınıf birincisi olmak için uğraşması. Konu hakkında çok az bir bilgisi olan bir kişinin konu hakkında abartılı bir biçimde ve çok şey biliyormuş gibi davranması gibi...
Neden Uydurma:
Bir tür kendini avutma yöntemidir. Acı ve kaygı verici bir nedeni,akla yatkın görünen ve sıkıntıdan kurtaran bir nedene dayandırmadır. Örneğin toplum içerisinde yapılmayacak bir davranışta bulunuyorsun bunu düzetmek yerine çevremizdekilere bunun böyle doğru olduğunu ya da böyle yapmak zorundaydım gibi bahaneler buluruz. Terli olduğu halde soğuk içen birine bunu sağlığına zararlı olacağın hatırlatırsa,kişi bana bir şey olmaz ben alışkınım hasta olmayacağını söyler. Bunun gibi bir çok örnek verebiliriz.
Yansıtma
Buna ise yaptığı bir şeyi başkasının üzerine atma mekanizmasıdır. Bu iki şekilde görülür. Birincisi,yetersizliğin,başarısızlığın ya da toplumca benimsenmeyen hoş karşılanmayan davranışların nedenlerin başkalarında veya başka şeylerde aranır. Bisikletten düşen çocuğun kabahati ya diğer taraftan gelen kişiye ya da fren tutmuyordu diye söylemesi. Öğrencinin sözlüden zayıf aldığı zaman öğretmen zor sordu diyerek olayı başkalarının üzerine atması gibi.
Bunların yanında başka savunma mekanizmaları da var. Kendine yöneltme ( öfkelenen bir kişinin duvarları yumruklaması ).Özdeşim (beğendiği bir sanatçının davranışları ve çeşitli özelliklerini benimseme ).Düş kurma ( Gerçekleştirilemeyen veya gerçekleşmesi için yapılması gerekenleri düş yoluyla doyurulması) gibi.
Bastırma Mekanizması :
Korku ve kaygı gibi durumların bilinçaltına atılması ve orada tutulması. Eğer bu durum sürekli devam ederse kişide ruhsal bozukluk,doyumsuzluk,sıkıntı gibi belirtiler ortaya çıkar.
Günlük yaşamda kullanımı sırasında yararsız duruma gelmeyen tek mekanizma yüceltmedir. Çünkü,eğilim ve isteklerin yararlı hale gelmesi,toplumsal bir nitelik kazanmasıdır.
Savunma mekanizmaları,engelleme ve çatışmanın yol açtığı kaygı ve gerilimi geçici olarak hafifletir. Bir süreliğine o düşünceden kişiyi uzaklaştırır. Ancak sorunu kesin olarak çözmez. Tümüyle ortadan kaldırmaz. Bu nedenle kişi savunma mekanizmalara sığınacağı yerde sorunu göğüslemelidir.