ARADIĞINIZ HERŞEY BU SİTEDE !!!
  Bitkisel Altin Soya
 

 

Bitkisel Altın Soya

Birçoğumuz hayal etmişizdir; bir tek aletle/eşyayla günlük hayattaki bütün işlerimizi görmeyi.. Arabamızın yağı mı bitti, bir "değiş tonton" dememiz yeterli olacak, "o şey" benzin olup arabamızı yürütecek.. Pardösümüzü almayı unutmuşuz, yağmur da başladı, cebimizden "o şeyi" çıkarıyoruz ve "tonton" pardesü haline geliyor.. Başağrısı bizi zamansız yakaladı, ne olacak? Tamam anladınız, " o şey" bu defa da ilaç oluyor ve... kalem oluyor, televizyon oluyor... Daha neler neler. Böyle bir teknoloji harikası henüz geliştirilmedi. Fakat tabiatta, bütün bu imkanları bünyesinde potansiyel olarak barındıran bir bitki var: Soya. Soyadan, bugün bilindiği kadarıyla 250 küsur çeşit endüstriyel ürün elde ediliyor. Bunların arasında altın değerindeki petrol yan ürünleri de bulunuyor. Kendisinden elde edilen ürünler ve yetişme şartlarının kolaylığı, hastalıklara direnci dikkate alındığında, soya, bir ülkenin kaderini değiştirecek stratejik bir bitki olarak karşımıza çıkıyor.

Soyanın önemini önce Çinliler farketmiş. M.Ö. 2838'e ait bir kayıtta, Çin'de "Kutsal bitki" olarak rastlanıyor soyaya. İnsanoğluna faydası saymakla bitmeyen soya, yapılan araştırmalarda hayvansal gıdalara denk protein yapısına sahip tek bitki olarak belirlenmiş.

Küresel fakirliğe ve açlığa son

Bu özelliğiyle "kemiksiz et" veya "tarlaların bifteği" olarak nitelendirilen soya halen dünyadaki 1 milyar insanın yegane protein kaynağı. 1943'lerde bu bitkinin değerini keşfeden ABD gerçekleştirdiği üretim patlamasıyla soyanın anavatanı Çin'i bile geçerek dünya birincisi konumuna yükseldi. Dünyanın bir numaralı silah ihracatçısı olan ABD'nin soya ihracından elde ettiği gelir halihazırda silah ihracının üzerinde. Soya böcek ve hastalıklara oldukça dirençli olup gübreye hiç gereksinim duymuyor. Bu yüzden de II. Dünya Savaşı'na kadar neredeyse hiç bilinmeyen bu bitkinin şu anda yıllık dünya üretimi 136 milyon ton ve ticari literatürde "stratejik" olarak vasıflandırılmakta.

Sekiz elzem asit eşittir soya

Tıp literatüründe protein eksikliği olarak tanımlanan "kronik açlık" dünyada 200 milyonu 5 yaş altı çocuk olmak üzere 800 milyon insanın sorunu. Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Fonu verilerine göre ise Türkiye'de "resmen" 4 milyon 68 bin 811 fakir bulunuyor ve bu rakam gayrı resmi olarak 10 milyonu buluyor. İnsanlara iş alanı açmak mali yatırımı yüksek bir çözümken, gelişmekte olan ülkelerin işsizlik sigortası verebilecek finansal kaynakları da yok. Oysa basit ve küçük birtakım tedbirlerle yukarıdaki tabloyu değiştirmek mümkün olabilir. Bunlardan belki de en ilgi çekici olanı ülkemizde pek de yaygın kullanımı olmayan besin değeri olarak olağanüstü özelliklere sahip soya bitkisinin kullanımının yaygınlaştırılması. Türk insanının çok fazla tükettiği ekmeğe bile sadece yüzde beş oranında soya unu katılımıyla yeterli ve dengeli beslenemeyen milyonlarca insanın günlük protein ihtiyacını karşılamak mümkün. Tıbben insanlara 22 amino asit gerekli ve bunun 14'ünü vücut sentezleyebiliyorken 8'ini dışarıdan almak zorunda. Et, süt, yumurta, balık, tavuk gibi gıdalarda bulunan "8 elzem amino asid"e 1. sınıf protein deniyor ve sadece hayvani gıdalarda bulunabiliyor. Hayvani gıdalar dışında bu özelliklere sahip tek ürün ise soya. Soyanın bu müthiş besin değerinden yararlanılarak geniş halk kitlelerinin protein ihtiyacı sadece ekmekle karşılanabilir. Çünkü normal ekmeğe (250 gr.) eklenen 120 gr soya, ete kıyasla bir insanın bir günlük bütün protein ihtiyacını 1 dolar daha ucuza sağlayabiliyor. Ülkemizde 10 milyon insanın bunu hayata geçirmesi halinde ete kıyasla 4 milyar dolar net gelir sağlarken iyi bir organizasyonla açlık sorunu 3 ayda ortadan kalkabilecek. Ama bu sonuca ulaşmak için uygulamanın önce acilen büyük şehirlerin Halk Ekmek fabrikalarında başlatılması ve bilahare Tarım Bakanlığı'nın fırıncı odaları ile temasa geçmesi ile yaygınlaştırılması gerekiyor.

Asrın bitkisinin Türkiye'deki öyküsü

Türkiye'de öncelikle 1960'larda ciddiyetle ele alınan soya değerlendirilebilme imkanları iyi tesbit edilemediği için unutuldu. 1980-84 arasında devletin destekleme politikası kapsamına alınmış olmasına rağmen, çiftçiden ürün alımında gecikme ve zamanında paranın ödenmemesi gibi sebeplerle destekleme kapsamından çıkarılmış. Prof. Dr. Kamil Doğan ve Prof. Dr. A. Remzi Akyıldız'ın heyecanla kaleme aldıkları ve "stratejik" ürün olarak tanımladıkları bu ürünün en iyi şekilde değerlendirilmesinin yolu Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Tekinel'in de belirttiği ve diğer ülkelerde de hali hazırda bulunduğu gibi önce bir Milli Soya Koordinatörlüğü'nün kurulmasından geçmekte. Hükümet değişikliklerinden etkilenmeyecek, özerk bir statüye sahip, akademisyenlerin oluşturacağı bu koordinatörlük için soyanın ekim şartlarını, değerlendirmesini bilen teknik kadro zaten mevcut. Şu anda Türkiye üretimi yılda 32 bin ton olan soyanın, ekmek yapımı, süt ürünleri için ekimi, hayvancılık, sanayi, ihracat, barter vb. saydığımız yerlerde değerlendirilmesini sağlayacak Milli Soya Koordinatörlüğü, ne kadar ve nerelere ekileceğini belirledikten sonra devlet kanalıyla yeterli tohumu ithal ederek ektirmeye geçebilir. Zambiya, Ukrayna, Kenya, Uganda, Zimbabve, Nijerya, Tanzanya da Belize, Jamaika, Trinidad, Kolombiya gibi soyanın değerlendirilmesini organize biçimde ele alan ülkeler kervanına katılmışken, Sri Lanka, Illinois Üniversitesi ile yaptığı işbirliği neticesinde, 25 bin ev kadınını ve işçiyi soya ürünlerinin evde veya köylerde değerlendirilmesi konusunda eğitmiş durumda. Soyanın Türkiye'deki en yaygın kullanımı yem sanayiinde ve soya küspesi olarak tavukçulukta. Soya küspesi kullanımı Türkiye'de tavuk üretimini adeta patlattı. Yeterli ekim yapamayan ülkemiz soyayı ithal ederken, bu ürünün Türkiye'de gümrük vergisi sıfır olan bir kaç üründen biri olması ithalatını kolaylaştırıyor. Türkiye'nin soya konusundaki bir başka avantajı da aynı zamanda soya da kırabilen pamuk kırma makinaları alanında. Zira Türkiye'nin yıllık pamuk kırma kapasitesi 1.5 milyon ton ve bölgemizde bu denli büyük bir kapasiteye sahip tek ülke Özbekistan. Türkiye bu avantajını kullanabilirse, ham soyayı ithal ederek, pamuk işleme kapasitesinden yararlanarak mamul ürün elde edebilir. Şu anda ülkemizde soyanın tanınması ve yaygınlaşması amacıyla Amerikan Soya Derneği, Promedia Halkla İlişkiler Şirketi'nin temsilciliği ile faaliyette bulunuyor. Promedia Halkla İlişkiler Müdürü Feray Alpay, Amerikan Soya Derneği'nin Türkiye'nin Orta Asya'dan dolayı artan öneminden dolayı G. Kıbrıs'ta bulunan şubesini kapatıp, İstanbul'da şube açtığını söylüyor.

Türkiye'den doğan soya güneşi

Soyadaki bu müthiş besin değerinin farkına iki yıl önce varan Sivas Belediyesi Ekmek Fabrikası Müdürü İbrahim Örün üstün bir gayretle araştırmalar yaparak Türkiye için örnek olacak bir projeyi hayata geçirmiş ve başarıyla da uyguluyor. Bundan iki yıl önce biraz da tereddütle, sınırlı sayıda (günde 600 adet) soyalı ekmek üretmeye başlayan Sivas Belediyesi, halkın çok büyük ilgisi sonucu günlük soyalı ekmek üretim miktarını önce 3 bine çıkarmış. Şu anda da ürettiği ekmeğin tümünü yüzde beş oranında soya unu katkılı ekmek olarak yapıyor. Diğer bir ifadeyle Sivas Halk Ekmek'in günde ürettiği 20 bin ekmeğin tamamı soyalı undan yapılıyor. Sivas Belediye Başkan Yardımcısı ve Halk Sağlığı Uzmanı Dr. İlhan Çetin, Cumhuriyet Üniversitesi'nden akademisyenlerle yürütülen bu projeyi 14-17 Ekim 1996 tarihinde Uluslararası Sağlık Çevre ve Gelişim Konferansı'nda anlatmış ve yirmi yedi ülkeden doksan dört bilimadamının katıldığı konferansta uygulama çok beğenilerek az gelişmiş ülkelerde de uygulanması için tavsiye kararı alınmış. Yani dünyadaki açlık karanlığını yok edebilecek bu ilk toplu uygulama Türkiye'den başlatıldı. Diğer yandan Türkiye'nin ısı, yağış ve toprak özellikleri itibariyle soya üretimine elverişli olmasının yanısıra, GAP'ın faaliyete geçmesi ile birlikte bu imkan daha da artacak.

Sofranızda soya olursa...

Soyanın açlık sorununu ekmeğe katılım yöntemi ile kökten çözmesinin yanında süt ürünlerini de 8 misli ucuza mal etmesi söz konusu. Zira soyadan, sütten peynire, etten margarine kadar bir çok ürün elde etmek mümkün. Soya sütünden elde edilen ürünler ülkemizde pek tanınmazken, bütün dünyada yaygın bir kullanım alanı buluyor. 350 milyon TL. değerindeki iyi cins bir süt ineğinden günlük süt alımı sadece 30 litre. Sürekli ve ihtimamlı bakım, kaliteli yem isteyen, bunun yanısıra hastalık riski bulunan ineklere alternatif olan soya sütü makineleri ise günde 1 tona (1000 lt) eşdeğer soya sütü üretebilirken ithal fiyatı sadece 70 milyon TL. Bu makinaların özellikle işsizlik olan ve büyükbaş hayvancılığın göç nedeniyle yokolduğu Doğu, Güneydoğu ve Karadeniz gibi yörelerdeki halka organize bir şekilde dağıtılması ekonomik sorunlara, göçe ve diğer sosyal yaraların çözümüne de yardımcı olacağı kesin. 1 kg. soya ile 10 litre suyun oluşturduğu soya sütü, süttozu, yoğurt, dondurma, peynir, margarin vb. ürünleri 8'de 1 fiyata aynı tad, görüntü ve besin değerinde imal edilebiliyor. İnek ve soya sütünün kıyası şöyle: Su inek sütünde yüzde 87.4, soya sütünde yüzde 90 oranında, protein inek sütünde 3.4, soya sütünde 3.5 oranında, yağ inek sütünde 3.7, soya sütünde 2.8, karbonhidrat ise inek sütünde 4.8, soya sütünde 3.1 oranında bulunuyor.

Hastalıklara elveda, gençlik ve uzun ömüre merhaba

Yüksek miktardaki birinci sınıf proteinin yanısıra içerdiği kalsiyum, fosfor, demir, bakır, manganez, potasyum, kükürt, klor, nikel, sodyum gibi mineraller, A, B1, B2, C, D, E, K vitaminleri ile soya, hakkında uluslararası sempozyumlar düzenlenen hemen hemen tek bitki. 15-18 Eylül 1996 tarihinde Brüksel'de "Kronik hastalıkların iyileştirilmesi ve önlenmesinde soyanın rolü" adlı 2. Uluslararası Sempozyu'mda 18 ülkeden 80 doktor, diyetisyen, biyolog ve laborant tarafından soyanın sağlıklı yaşam ve hastalıkların önlenmesindeki rolü yeniden ele alındı.

Türkiye'de resmi 2.5 milyon, tahmini 5 milyon, dünyada ise 250 milyon kişi şeker hastası. Batıda soya unu uzun yıllar şeker hastalığı için kullanılmış. Düşük nişasta yapısı ile kan şekerini artırmayan soya, lifli yapısıyla da sindirim sistemini yormayarak şeker hastalığını önleyici özelliğe sahip. Diyabet uzmanları şeker hastalarının diyetlerinde bol lifli ve kepekli gıdalara yer verilmesini, kırmızı et ve diğer hayvani gıdalardan da mümkün olduğunca kaçınılmasını önermekteler. Bu bağlamda soya proteini hayvani gıdalara eşdeğer proteini vücuda en iyi şekilde verme özelliğine sahip. Özellikle Batıda olduğu gibi soyalı ekmeklerin, süt, peynir ve et taklidi gıdaların sıkça kullanımı bu hastalara en iyi alternatif proteini sağlıyor.

Günümüzde 40 yaş üstü ve hatta bazen daha da öncesi için, büyük bir dert olan yüksek kolesterol ve damarların içyüzüne yapışarak sebep olduğu damar sertliği, yüksek tansiyon, bunların bilahare damarları tıkayarak meydana getirdiği felç, kangren, kalp ağrısı ve krizlerinin sebebi olan kolesterol bize hayvani gıdalardan geçmekte. Türk Kardiyoloji Derneği'nce ülkemizde bulunduğu tahmin edilen bir milyon ikiyüzbin kalp hastası ve yüksek kolesterollü için en iyi protein kaynağı yine soya. Soya hayvani gıdalar gibi vücutta kolesterol birikimine sebep olmadığı gibi, soya proteininin yüksek kolesterollü hastalar üzerinde denendiği Illinois Üniversitesi'nce yapılan bir araştırma sonucunda, günde 50 gr. alınınca % 12'lik bir düşüş de sağlıyor.

Soyanın yine hayvansal proteinlere kıyasla içerdiği isoflavon ve antioksidanlarla önleyici ve tedavi edici rolü var. Hayvanlara verilen ve hayvani gıdalara kanserojen nitelik kazandıran, suni yem, ilaç ve hormonların hiçbiri soyada yok. Soya ayrıca kanseri önleyen etkenlere sahip güçlü bir antioksidan olan mucize madde "Genistein"ı da içermekte. Göğüs, akciğer, prostat, deri ve kan kanserini (lösemi) kısaca her tip kanser hücresinin gelişimini engelleyen Genistein antihormonal etkisi ile bu kanserleri durdurabiliyor. Çocuklukta içilen soya sütünün kansere karşı bir aşı olduğunu ise Birmingham, Alabama Üniversitesi Farmakoloji Profesörü Dr. Stephan Barnes araştırmaları ile ortaya koymuş. ABD Milli Kanser Enstitüsü (NCI) 1996'da 3 milyon dolarlık bir bütçeyi soyanın kanser üzerindeki iyileştirici rolü üzerinde araştırma fonu olarak ayırmışken, Minnesota Üniversitesi Tıp Fakültesi'ndeki Türk öğretim görevlisi Prof. Dr. Fatih Mehmet Uçkan da soya özünden kan kanserine karşı ilaç bulduğunu açıkladı. Yukarıda saydığımız hastalıkların yanısıra artrit, romatizma, gut, üremi, nefrit gibi vücutta hayvansal gıdaların bıraktığı üre, asitürik, amonyak vb. toksik ve artık maddelerin oluşturduğu hastalıklarda en iyi alternatif olan soya, bitkisel lifleri ile kabızlık, kalın bağırsakta divertikül oluşumu, apandisit, basur, kalın bağırsak kanseri, safra taşı gibi kepeksiz ve lifsiz gıdaların yolaçtığı çağımızın hastalıklarını engelliyor. Yine yapılan araştırmalarda, böbrek ve kemik hastalıklarında hatta menapozda ve ostrapozda soyanın koruma oluşturuduğu görülmüş. Yetkililer daha fazla bilgi ve danışma için ücretsiz A.B.D.(001-800)301- 3153 no'lu tel.de bu bilgilerin doğruluğunun onaylanması için hazır durumdalar. (U.S.Soyfoods Directory.)

Uzun yaşamda dünya rekoruna sahip Japonlar günde en az 30 gr. soya kullanmakta. Hücrelerimizin yaşlanmasını geciktiren soya bilim adamlarına göre müthiş bir biyokimyasal enerji kaynağı ve doğal bir gençlik iksiri. Yaşlanmayı geciktirmesi sebebiyle uzun yaşamın sırrı olarak görülen soya bu özellikleriyle de "asrın bitkisi"olmaya aday.

Arabanızda soya yağı, kaleminizde soya mürekkebi, banyonuzda soya sabunu

Şimdiye kadar belirttiğimiz ve aşağıya sıralayacağımız alanlardaki kullanımı için gerekli olan soya ekimi büyük miktarda refah sağlayıp işsizliği ve göçü engelleyebilecek pratik bir çözüm olmasının yanısıra, sanayide tutkal, benzin, mürekkep, antibiyotik, yem, ilaç, sabun, böcek ilacı, mamalar, garnitürler vb. 300'ün üzerinde endüstriyel ürünün üretiminde kullanılıyor. Ancak bütün bu özelliklerine rağmen soya Türkiye'de ne yazık ki yeterince tanınmıyor ve yararlanılmıyor. Sanayide harikalar yaratan bu bitkiye dünya ise her geçen gün ilgisini artıyor.

Bütün dünyada bir besin maddesi olmasının ötesinde, endüstriyel ve stratejik bir ürün olarak kullanılan soyadan hemen hemen üretilmeyen mamul madde yok gibi. Bunlardan en ilginç ve yaygın olarak kullanılanları da soya mürekkebi ve soya hidrolik sıvı yağı. 1974 ve 1978'deki dünya genelindeki petrol krizleri Amerikan basın yayın endüstrisini yeni baskı hammaddeleri bulmaya zorladı. Geleneksel olarak kullanılan baskı mürekkeplerinde %55-85 arasında petrol türevleri bulunuyor. Bunun sonucu petrole bağlı olmayan baskı mürekkepleri arayışına girildi. Çalışmalar 1982'de başladı ve 1986'ya kadar devam eden çalışmalarda 2 binin üzerinde tabii ürün tesbit edildi. Sonunda soya yağının en uygun ürün olduğu ispatlandı.

1987'den itibaren soya mürekkebi Amerika'da renkli ve siyah beyaz gazetelerde kullanılmaya başlandı. İlk yıl sadece 6 gazete soya mürekkebi kullanırken, bugün Amerika genelindeki 9 bin 100 gazetenin yarısı, bin 700 civarındaki günlük gazetenin de %75'i soya mürekkebi kullanıyor. Soyanın aynı zamanda tarımsal bir ürün olarak Amerika'da yoğun şekilde ticaretinin yapılması bu süreci kolaylaştırdı. Avrupa ülkeleri de soya mürekkebini yoğun şekilde kullanma kararı alıyorlar.

Soya mürekkebi diğer hidrojenize veya mineral yağ hammaddeli mürekkeplerden daha iyi akışkanlık ve baskı kabiliyeti veriyor. Daha canlı parlak renkler ve daha esnek litografik randıman en önemli gözlenen farklılıklar. Soya mürekkebi aynı zamanda matbaa işçilerine zararlı olan uçucu organik bileşimlerin oranını düşürürken çok dönüşümlü aromatik bileşimleri de içermiyor. Soya mürekkebi tamamen tabiatta çözülmese de petrol kökenli mürekkeplere göre çok daha rahat çözülüyor bu yüzden de çevre dostu olarak algılanıyor.

Özetle soya mürekkebi canlı renkler, zor silinme özelliği, az nokta kazanımı, yüksek milaj, az kağıt harcanımı, sağlıklı bir ürün olması, yenilenir hammaddeden yapılımı, tabiatta daha çok çözülebilirlik gibi diğer alternatiflere göre çok avantajlı imkanlar sunması soya mürekkebinin kullanımını her geçen gün daha da artırıyor. Soya mürekkebi 1989'dan beri piyasada, formüller geliştiriliyor ve birçok firma soya mürekkebi üretiyor ve pazarlıyor.

Belçika'da şu anda tüketilen yıllık toplam araba yağı miktarının yüzde on kadarı soya dizelinden sağlanıyor.

Tasarruflu bitki

Bir insanın yeterli beslenebilmesi için bir günde kabaca kilosu kadar gram cinsinden protein alması gerekiyor. Türkiye'nin ortalama kilosu ise çocuklarla beraber 50 kg. Bunun anlamı yeterli beslenme için günde bir Türk insanının asgari 50 gr. hayvani yani birinci sınıf protein alması gerektiği. Bir kıyas olması açısından en yüksek protein oranına sahip eti soya ile karşılaştırıp, aynı zamanda bunun ekonomik anlamı üzerinde duralım.

Et yüzde 17 oranında protein içeriyor ve 50 kg'lık bir insanın günlük protein ihtiyacı 50 gr olduğundan bunu ancak 300 gr et ile karşılayabilir. Etin kilosu bir milyon olarak alındığında 300 gr etin maliyeti 300 bin TL.

Et ile aynı kalitede hayvani proteine sahip tek ürün olan soya bitkisi ise ortalama yüzde 40 oranında protein içeriyor. 250 gr'lık bir ekmeğe 120 gr soya unu katıldığında, bu işlem ekmek maliyetini hiç bir şekilde artırmazken günlük protein ihtiyacını da bu miktardan karşılamak mümkün. Bir ekmeğin fiyatının 35 bin lira olduğunu düşünür ve bunu 300 gr etin fiyatı olan 300 bin TL ile karşılaştırırsanız 265 bin TL'lik bir fark oluşuyor. Bunun anlamı bir insanın günde bir dolar kara geçmesi demek. 65 milyon insanın yılın 365 günü beslenmesini günde bir dolar ucuza mal etmesinin ülkeye yıllık tasarrufu 24 milyar dolar. Sadece on milyon Türk insanının bile bu uygulamaya dahil olması ülkeye yılda 4 milyar dolar kar sağlayabilir.

Soyayla ilgilenenler için bazı adresler:

Soyalı ekmek:

Clyde E. Stauffer:

Tel: 001-513-6842944,

Fax: 001-513-6843227

Institute of food technologists:

Tel: 001-312-7828424

Fax: 001-312-7828348

 

19 Mayıs Üniversitesi : 0362/4576012

Çukurova Üniversitesi: 0322/3386394 Prof. Halis Arıoğlu

Trakya Üniversitesi : 0282/2312148 Prof.İbrahim Atakişi

Sivas Belediyesi: 0-346-2210110-13

İnternet: http://www.prosoya.cal

Üreticiler:

Ahmet Ağzıdeli: 0322/6135415

Tahsin Geçgil : 0412/2115540

May tohumculuk: 0224/2218056

Evren Gıda: 0322/3460600

Soyadan çeşitlemeler

Ülkemizdeki 351 yem fabrikasında karma yem üretimi için yılda 650 bin ton soyaya ihtiyaç var. Devletin organize bir şekilde bunu ektirmesi onbinlerce kişiye iş imkanı açacak ve yılda 1 milyar doların dışarı gitmesini engelleyecek bir başka yoldur.

- Normal ekmeğe %5 katılan soya unu bayatlamayı 3-4 günden 10-15 güne çıkarıyor. Böylece günde 27 milyon ekmek çöpe atılmaktan kurtuluyor. Basit bir hesapla bu şekilde, yılda 4 milyon ton yani 1 milyar dolarlık buğday israfı önlenebilir. Türkiye buğday ithal eden değil ihraç eden bir ülkeye dönüşebilir.

- Taze (yeşil) soya % 12 protein ile taze fasulye (% 7.6) veya bezelyeden (%5.4) çok daha üstün ve piyasada tüketilebilecek bir gıda. Ayrıca çiftçilerimiz için yeni bir kazanç kapısı.

- Soyadan et, kıyma, sosis, sucuk vb. gıdalar hayvansal orijinallerine kıyasla 10 misli ucuza aynı tad, görüntü ve besin değerinde imal edilebilmekte.

- Soya, hektar başına 50 kg. azotu havadan toprağa kökündeki ribozyum bakterileri sayesinde bir gübre fabrikası gibi bedavaya sağlıyor. Ayrıca hasattan arta kalan dal, kök, yaprak, sap, kapçık da çok yüksek azot içerdiği için birinci ürün olarak ekildiğinde azotça fakir olan ülke topraklarımızı sun'i gübreye gerek bırakmadan güçlendirir. Yılda gübre için devletin ayırdığı ½ milyar dolar subvansiyon ortadan kalkarken fasulye, mercimek vb. gıdaların da fiyatı ucuzlatılmış olur.

- Ekoloji ve ekonomi mucizesi olan soya yılda 50 kg. sığır proteini elde edilen bir alandan 500 kg eşdeğer protein sağlayarak su israfını 15 misli, enerji harcamasını 2 misli azaltır.

Soyalı ekmek beslenme yetersizliğine çözüm

NORMAL %5 SOYA

EKMEK KATKILI EKMEK

Protein 27.7 gr. 31.2 gr.

Kalsiyum 3.8 mg. 5 mg.

Demir 2.1 mg. 3 mg.

Potasyum 223 mg. 428 mg.

A vitamini Yok 9 ünit

B1 vitamini 0-19 mg. 0-27 mg.

B2 vitamini 0-14 mg. 0-17 mg.

 

İstanbul'da da soyalı Halk Ekmek

İçerdiği müthiş besin ve protein miktarı ile ülkemizde yeterli beslenemeyen geniş halk yığınlarının en ucuz ve pratik yoldan beslenmelerine yardımcı olacak soya bitkisini İstanbul Halk Ekmek de yakında ekmeklerinde kullanmaya başlayacak. Halk Ekmek ürünleri daha çok alım gücü düşük ve gecekondu semtlerinde yaşayan vatandaşlarımız tarafından rağbet görüyor. Halk Ekmeğin üreteceği soyalı ekmek bu insanlarımızın yeterli beslenmesine büyük katkı sağlayacak. Sadece Sivas'ta üretildiği gibi ekmek başı bir bardak süte eşit(250 gr) yüzde beş soya unu ilavesi bile bir milyon ekmeğe şöyle yansıyor: 250 gram süt piyasa fiyatıyla 50 bin TL olduğu için, halk ekmeğin üreteceği soyalı ekmek İstanbul halkına ekmek başı 50 bin TL, günde 50 milyar, ayda 1,5 trilyon, yılda 18 trilyon direkt cüzdana yansıyan bir gelir sağlayacak. On bin TL için saatlerce kuyruklarda bekleyen ve vefat eden işçi emeklilerimizi düşündüğümüz zaman meselenin önemi ortaya çıkıyor

İstanbul Halk Ekmek Müdürü Hadi Tunç başta olmak üzere bütün Halk Ekmek çalışanları büyük özveri ile çok başarılı çalışmalar yapıyorlar. Sözen döneminde günde 250 bin üretim yapan Halk Ekmek, bugün hiç işçi almadan ve kurulu tesislere ek bir yatırım yapmadan günde 1 milyon ekmek üretiyor, ürettiği ekmeği 7-8 saat içerisinde bin yediyüz noktaya dağıtıyor. Geçen süre içerisinde uygulanan profesyonel yönetim anlayışı sayesinde bir Halk Ekmek işçisi günde bin altıyüz ekmek üretirken, fırınlardaki işçiler ancak dört yüz ekmek üretebiliyor. Fırınların ürettiği ekmeğe göre neredeyse yüzde elli ucuz olan Halk Ekmek ürünleri, bayilere varır varmaz uzun kuyruklar oluşuyor ve beş on dakika içerisinde tükeniyor. Bunu gören Halk Ekmek yetkilileri de yıl sonunda günlük kapasiteyi iki milyon üçyüzbine çıkarmayı hedefliyor. Böylece Halk Ekmeğin pazar payı da yüzde 10'dan yüzde 25'e çıkacak.

Soyanın faydalanıldığı bazı yerler

Soya unu:

a) Yiyeceklerde: Pastacılık ve ekmekçilik, hamur işleri, etli maddeler, hububat prepatları, hazır karışımlar, sıvı yiyecekler, çocuk mamaları, şekerlemeler, hastalar için özel gıdalar, salça ve lezzet maddeleri, çorbalar

b) Endüstride: Yapıştırıcı olarak, kontraplak, karton, muşamba yapımı, böcek öldürücü ilaçlar, kumaş boyaları, suni tahta, özel levhaların yapımında

Soya küspesi:

a) Yiyeceklerde: Kümes hayvanları, büyükbaş hayvanlar, balık, kürk hayvanları yemi, protein hülasaları

b) Öğütülmüş soya yemi: Dolgu maddeleri, vitaminler, antibiyotikler, ilaçlar

c) Endüstride: Gübre, vitamin, ilaç

İzole edilmiş protein:

a) Yiyeceklerde: Sosis, parça et şekerleme, fondan şekeri, meşrubat soya sütü

b) Endüstride: Kağıt kaplama, suda eriyen boya, yangın söndürücü madde, kağıt, elyaf, bitkisel yün yapımı

Rafine edilmiş soya yağı:

a) Yiyeceklerde: Mayonez, margarin, yemeklik yağ yapımı, salata, sebze, sandviç garnitürü, yumuşatıcı, dinlendirici maddeler

b) Endüstride: Plastik dezenfektan maddeler, macun, sabun, mürekkep, dezenfektan maddeler, teneke ve maden cilası su geçirmeyen çimento

Ham soya yağı:

Steroller, yağ asitleri, gliserin, soya lesitini

a) Yiyeceklerde: Şekerlemeler, çikolata kaplaması, garnitürler

b) Endüstride: Maya, alkol, lastik ve kauçuk yapımı, dokuma, toz madenler, dericilik, kozmetik, petrol

 

Yetkililer, göreve!

Ne yazık ki dünyada çok ciddi bir sektör olarak binlerce bilimadamının üzerinde araştırma yaptığı ve milyonlarca insanın geçim kaynağı olan soyaya sayfalarımızda bütün yönleriyle yer verebilmemiz mümkün değil. Bu dosyada daha çok, soyanın sağlığa ve gıdaya dönük ürünlerinden bahsetmeye fırsat bulabildik. Fakat öyle zannediyoruz ki bu kadarı bile soyanın ne kadar önemli, ne kadar hayati ve stratejik bir bitki olduğunu anlatmaya yeterli oldu. Soyadan elde edilen ürünlerin çeşitliliğine ve günümüz dünyasında taşıdıkları mana ve ehemmiyete bakıldığında, soyanın bir ülkeyi tek başına kalkındıracağını, hatta bir güç haline getireceğini düşünmek fazla iyimserlik değil, objektiflik olur. Türkiye'mizin yeterli miktarda işlenecek toprağı, yeterli hatta boşta bekleyen işgücü, fırsat ve imkan bekleyen cesur girişimcileri var. Yetkili kuruluş ve makamlara düşen, soyayla ilgili yeni düzenlemeler getirip, yeni imkanlar sunması, soya üretimini teşvik edecek ve artıracak önlemleri alması. Bunu yapmak o kadar zor olmasa gerek.

 
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol